8 Mayıs 2018 Salı

İnsan İnsan

Mnemosyne bekliyor başımda, sevgili bellek Tanrıçası.
Geçmişin tüm tozlarını yutup, anılardan alerji kapan çelimsiz belleğimi sarmalamaya hazır bekliyor. Geçmiş kandırıkçıdır Mnemosyne, tıpkı senin gibi.Yanılsamalarımız ile taçlanan eski zamanlar, belleklerimizin etrafını camdan bir koza ile örüyor aslında. Hatırladığımız an kırılacak ve anılara batacak her parçası kozanın. Oysa anımsayan, aldanandır. Beni aldatmaya geldin, biliyorum. Yine de beni havada asılı kalan tüm sözcüklerle büyülemene izin veriyorum.
Mnemosyne bir zamanlar çok inandıklarımı anlatırken bana, aslında o mu konuşuyor yoksa içimde susanlar bir sis bulutuna mı dönüşüyor? Ayrımsayamıyorum. Yeni kurduğum anlatılarla yontuyorum geçmişi,hayaletleri,nefesleri ve yazılan her kelimeyi. İyi ki yazmışım diyorum o zaman. Bellek Tanrıçasının muzip tuzaklarına düşmemek için yazmışım bazı şeyleri. Yazdıklarımı okurken susuyor. Gözlerini kısıyor gizleyemediği bir hasetle.Yazmadıklarımı anımsamaya çalışırken de keyifle çekiyor yüreğimi; götürüyor istediği kelimelere,ruhlara ve seslere.
Mesela önce kim soldu? Kimin yüreğinden çekildi yakınlık? Kimin kanı buzullara karıştı önce? Şimdi önemi yok.Sesler...Sesler beynimde dinmeyen kasırgalara dönüşüyor. Birisi öksürüyor. Belki bir konser esnasında olmadık yere öksüren tanımadığım bir ses bu, ya da o sırada yanımda oturan eski bir ruh. 
Bir bakıyorum ki fotoğraflarına, gözlerin aynı ama bakışların farklı. Gördüğüm başka, gösterdiğin başka. görmek istediğim farklı, kabullenişim yaralı.Mnemosyne kulağıma fısıldıyor; ölü bir anlatı o hatırladığın kişi. Varken atan, yokken duran bir kalp; belleğinde ölmesini çokça dilediğin.
Salıverdim işte ben de böylece. Yeni anlamların borcunu ödeyemeyecekti çünkü. Bedeli zamanla eriyen eski bir yanılgıydı. Güzel kalan şeylerin hatrına hançerlemediğim ama sessizce öldürdüğüm eski bir yanılgı...
Denizin bulanmasını, güneşin batmasını ve günün şafağın bacaklarının arasından doğuşunu nasıl kabul ediyorsam, tükenişini de öylesine kabul ettim.
Öyle uzakta kal, sessizce solmaya devam et. Kurgulara bulandıkça hazinleşiyor silüetin.

Zamanın kaydı

 Ağustos'ta yeniay, evinin arkasından doğarken eğer tanrılar sana gülümserlerse, eşinin badem ağacının altında, bir başkasının düşlerini...