19 Nisan 2009 Pazar

bay maganda bu yazı size


Baharla beraber ısınan magandalar sıvı tüketimini arttırdı bugunlerde.Bugün yolda giderken önümde bir maganda vardı beyaz ticari aracının içinde hayli sıcaklamış bir şekilde kana kana su içerken birden plastik şişeyi camdan sallayıverdi.Çok sinirlendim ve arkasından defalarca selektör yaptım.Bizim magandanın gururuna pek bir dokundu bu tepkim.Bir şişe daha açtı içti içti ve yine yola fırlattı.Keyiflenmişti,yanındaki kız arkadaşına sırıtıyordu.Arkasından kornaya basmaya devam ettim fakat ona yetmedi bu sefer de arabanın içinde birikmiş çöpleri dışarı atmaya başladı.Doymuyordu kirletmeye,varlığınla ve çöplerinle İstanbulu kirletmeye doymuyordu.

Senin ve senin gibilerle aynı şehirde yaşıyor olmak beni utandırıyor maganda şey!

Ayrıca yolda sana benden başka kimsenin tepki vermemesi de utandırıyor!

17 Nisan 2009 Cuma

faces look ugly when you are alone


doors ve my dying bride birarada dinleniyorsa,baharın tadı çıkmıyorsa ve zihni uçurmak için kilometrelerce koşu bandında koşuluyorsa Fransızların deyişiyle sen benden eksiksin demektir.

8 Nisan 2009 Çarşamba

barbaros hayrettin vardı bir zamanlar...

Kanımca,gelmiş geçmiş tek fantastik Türk müzisyeni olarak tarihe geçmesi gereken bir kişidir.
90larda birden bire ortaya çıkıp "Ben sizin babanızım" dedi.Rüya Ersavcı'nın "istemiyorum baba" şarkısını "zatturu zutturu" gibi kelimeler ve politik isimler kullanarak coverladı.Yetmedi
bunun haricinde,
"sevgilim sevgilim nasılsın,burnun kapıya kısılsın
çok güzel araban var amma
yolda tekeri patlasın
sevgilim sevgilim nasılsın
soğuk iç sesin kısılsın
köpüklü banyo yaparken birden sular kesilsin" diyerek beddualar etti.-şarkının en sounda bir laf kalabalıklığında sevgilim senin allah belanı versin derken en çok o gülüyordu. "Bende şarkı sölicem" dedi "lölölölölölö" diye gırtlak temizledi. Bunu başka kim yaptı?
Sonra bir anda ortadan kayboldu.Bir şarkısında "laaangııırtttt aghhh düştüüüüüm oynamıycamm durun durun" dedi.Biz durduk ama sen nerdesin Barbaros Hayrettin?

6 Nisan 2009 Pazartesi

bir bonsai nasıl ölür?


Çok güzeldi ilk geldiğinde...İlk önce ondan özür dilemek gerekirmiş,Bonsaisi olanlar bunu bilmeliler.İnsanoğlunun akla hayale gelmez zalimliklerinden birinin eseri bu ağaç.Özel yöntemlerle cüceleştirilip saksıya tıkıştırılan bir ağaç.Özürümü diledim,senin cüceleştirilmende inan ki suçum yok ama bundan böyle sana iyi bakacağım dedim,söz verdim.Arka arkaya fotoğraflarını çekerken adeta kendinden geçiyordu.Hırçındı,asiydi,dediğim dedikti.3 haftalık seyahatimden döndüğümde ölmüş sanmıştım,oysa sadece kapris yapıyordu.Onu annemin sulaması gücüne gitmişti.Biraz konuştuk ve aramızdaki buzları erittik.Çok kısa sürede toparlandı. Her gün konuştum,haftada iki defa yapraklarına su pıspısladım. Herşey gayet yolundaydı.Arada sırada kurur gibi yaptı ilgim azaldığında sonra hep bir şekilde kendimi ona affettirmiştim oysaki. Hatta ben bonsai bakabiliyorum diye egom tavan yapmıştı,bonsaisini öldüren bir arkadaşıma facebookta acımasızca "bonsai killer" nicki bile takmıştım...

oysa şimdi ne olduğunu anlamadığım bir şekilde ölüyor sevgili hırçın ağacım.Bu sefer ben de küstüm ona,konuşmuyorum.Odalarımızı da ayırdık,yapraklarını budadım ve onu balkona koydum. Hala suyunu veriyorum ama bu sefer galiba beni affetmeyecek.Eve gelirken onu balkonda görünce kafamı çeviriyorum ama içim içimi yiyor.

Bir bonsai böyle mi ölüyor...

Çok üzgünüm...


4 Nisan 2009 Cumartesi

C.R.A.Z.Y


Biraz gecikmeli olarak C.R.A.Z.Y 'i izledim.Hakkında yazmayı düşüneceğimi sanmıyordum ama bir anda kendimi 2 gün önce izlemiş olmama rağmen yine aynı filmi izlerken buldum.Kanada yapımı olan C.r.a.z.y renkli ve güzel bir film olmuş.Marc-André Grondin harika bir performans sergiliyor,eşcinsel kimliği Pink Floyd'un dark side of the moon albümü ve albüm kapağındaki gökkuşağının renkleriyle adeta bütünleştirilmiş.Michel Côté ise hippi ruhunu törpülemiş güçlü bireyler yetiştirmeye çalışan iyi bir baba rolünde.

Sıradan insanların sıradan olmayan yaşamları anlatılıyor bu filmde. Homoseksüellik,din,uyuşturucu,müzik,toplumsal değerler,örnek ebeveyn tabloları ile renkleniyor.Filmin sonunda spiritüel bir yolculuk var.Filmi izlemeyenler için daha fazla spoiler vermek istemiyorum.Son olarak şunu söylüyorum kardeşiyle küs olanlar bu filmi izlerken ruhani bir yıpranış yaşayabilirler.

neden "Wings of Desire?" - bir rüya teması ?

çünkü ruhun siyah beyaz olsa da, akan kanın  hâlâ  kırmızı.