5 Mart 2012 Pazartesi

anda belirmek azcık ta delirmek,sakıncası yoktur tükenmenin...

Kalp te şişer bazen...
İçine tıkıştırılanlarla.
Yapısına uyumsuz bir şeyler içine dolmaya başladı mı hemen error vermez. Güçlüdür.Dayanır.Teknolojik ürünler gibi su aldı mı bozulmaz,daha da direnir,şişer şişer ama o an gelir-KUSURSUZ bir altüst olma dürtüsü ile,-ne olduğunu anlamadan,çarpık bir çaresizlik,ruhtan yükselen kaynamalarla infilak eder.
Neden böyle oldu dersin.Cevabını en doğru bildiğin şeydir aslında bu.Bazen cevabını çok iyi bildiğimiz şeyler,cevabını hiç bulamadıklarımızdan daha da çok ürkütür bizi.Bazen en çok cevabını bildiklerimizin yalana dönüşmesini isteriz.Bile bile kendi yalanlarımıza inanmayı isteriz,seçeriz,beceririz...en beceriksiz halimizdir o...
Bu halin çok görkemli bir hali vardır aslında...Bunu göremeyiz genellikle.İnsanımsı yanlarımızı ayıplamaların volümü arttıkça suçlu suçlu çökeriz olduğumuz yere,üstümüze de geceyi örteriz.Göremeyiz ki geceden daha da karanlıktır aslında kalbimiz...
En çok kaybederken sahip olduklarımıza sarılırız.İşte bu kalbin infilakının en kudretli sebebidir.Oysa bazen herşeyi kaybetmek,herşeyden vazgeçmek en temiz halimizdir.Ne kalmıştır ki daha? Ne kalabilir ki? Kim korkutabilir ki?Kaybedersin.Diptesindir.Sonrası çıkıştır.Daha düşecek yerin kalmamıştır.
Kalbimiz karanlıkken aydınlık planlar yapmak kendimizi en kuytuda sıkıştırıp becermektir aslında.Kimsenin haberi olmaz bundan.Olsa sanki önemli bir şeymiş gibi gelir ama önemsizdir aslında...Önemli olan şey içimizdeki bitişlerin bizi ele geçirmiş olduğudur.Virüstür bu.
Yüreğinin ışıklarını aç,rehberin olsun.Sakın korkma.

Hayatı öğrendiğimiz kitaplara,keskin huzura,
mayalandığımız ıssızlıklara ve uykusuzluktan beyin hücrelerimin kıvrımlarının değişen renklerine selam olsun.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Çekinme,yaz.

Zamanın kaydı

 Ağustos'ta yeniay, evinin arkasından doğarken eğer tanrılar sana gülümserlerse, eşinin badem ağacının altında, bir başkasının düşlerini...