PODCAST
26 Kasım 2012 Pazartesi
aklımda baykuşlar
ve bunu her dinlediğimde omzumda kazağımı didikleyen pus rengi ve beyaz kırçıllı bir baykuşum olsun istiyorum...
down by the riverside...
25 Kasım 2012 Pazar
Zbigniew Preisner to know
az sonra kış... Pencerenden gördüğün ağaç tam da bütün yapraklarını dökünce mi gözlerini kapatmıştın? 17 yaşına girmiş ölümün. Dün gece rüyamda mezarlar gördüm.Mezar demek geçmiştir benim için.Geçmişimdeki hangi hayalet çıkacak yine karşıma? ve sen...Seni ne kadar çok özlediğimin farkında mısın canım anneanne?
24 Kasım 2012 Cumartesi
Şemsi Yastıman - Uzaylılar hoşgeldiniz
avam pop kültürüne inat bize sizin gibilerden daha çok lazım.Çok yaşa Şemsi Yatsıman.
18 Kasım 2012 Pazar
17 Kasım 2012 Cumartesi
11 Kasım 2012 Pazar
monachos kai dichos prima
Çok uzun süredir uyuyorum.Daha doğrusu sadece beynimi uyutmaya uğraşıyorum.Kahveye doyamıyorum ve kahvenin yanında sıcak süt isteyen insanları hiç anlayamıyorum.
Uykularla kandırarak bedenimden henüz attığım anestezinin o kireç grisi rengi gitmiyor günlerdir gözümden.Günlerdir yatağımdan izlediğim gökyüzü gibi.Kireç grisi.Yaş aldıkça yağmuru sevmeye başladım.Sokağa çıkıp bu kurşunlu göğün resmini yeşilimsi lomo filmle çekmek istiyorum.Geçmişe dönüş. Bir süredir yine analog makinem boynumda. Özlemişim ne çektiğimi unuttuğum anda kavuştuğum fotoğrafları...Yıllar olmuş...Makinamda kalan 21 pozu çekeceğim yerleri planlıyorum kafamda günlerdir.Sonra tab ettirilecek o 3 rulo film. Tab ettirmek.Harika bir terim.Sonra bir de kendi şehrinde turist gibi hissetmesi var kendini...Sanırım bunu çok seviyorum.Sultan Ahmette bir camii avlusunda yere düşmüş bir sonbahar yaprağını değişik açılarla fotoğraflıyoruz defalarca,Karga'da oturup saatlerce konuşuyoruz boğazımızda kelimelerden sonra varolan tek şey Guinness in güzel tadı,yürüyoruz sahilde martı sesleri ta kalbimize kadar doluyorken elimi tutuyorsun ve yine o yonca yeşili gözlerinin içi gülüyor...Nasıl beceriyorsun bilmiyorum...Öylesine yumuşatıyorsun ki kalbimi,içimdeki bütün organlar gülümsüyor...
Buraya yazmak biraz da kendimle konuşmak benim için. Tumblr'da detaylarımı burada da kendimi biriktiriyorum belki de...
Sabah uyanıp boktan bir Fransız filmi izlemek canımı sıkmıyor. Eve gelen ziyaretçilerin renk renk çiçekler getirmesi de...
ama işte bazen bedenimdeki o kireç canımı sıkıyor...fena halde hem de...
Biliyorsun değil mi? Hatırlanan en uzak geçmiş sonbahardır.
-Bunu hep söylüyorum değil mi?-
Ve bu sonbahar da geçecek.Belki bir sonraki sonbaharda sabah uyandığımızda penceremizin önünde fesleğenler ve ikimize ait dev bir kütüphanemiz olacak.Duvarlarına çektiğimiz yüzlerce fotoğrafla can verdiğimiz...
Uykularla kandırarak bedenimden henüz attığım anestezinin o kireç grisi rengi gitmiyor günlerdir gözümden.Günlerdir yatağımdan izlediğim gökyüzü gibi.Kireç grisi.Yaş aldıkça yağmuru sevmeye başladım.Sokağa çıkıp bu kurşunlu göğün resmini yeşilimsi lomo filmle çekmek istiyorum.Geçmişe dönüş. Bir süredir yine analog makinem boynumda. Özlemişim ne çektiğimi unuttuğum anda kavuştuğum fotoğrafları...Yıllar olmuş...Makinamda kalan 21 pozu çekeceğim yerleri planlıyorum kafamda günlerdir.Sonra tab ettirilecek o 3 rulo film. Tab ettirmek.Harika bir terim.Sonra bir de kendi şehrinde turist gibi hissetmesi var kendini...Sanırım bunu çok seviyorum.Sultan Ahmette bir camii avlusunda yere düşmüş bir sonbahar yaprağını değişik açılarla fotoğraflıyoruz defalarca,Karga'da oturup saatlerce konuşuyoruz boğazımızda kelimelerden sonra varolan tek şey Guinness in güzel tadı,yürüyoruz sahilde martı sesleri ta kalbimize kadar doluyorken elimi tutuyorsun ve yine o yonca yeşili gözlerinin içi gülüyor...Nasıl beceriyorsun bilmiyorum...Öylesine yumuşatıyorsun ki kalbimi,içimdeki bütün organlar gülümsüyor...
Buraya yazmak biraz da kendimle konuşmak benim için. Tumblr'da detaylarımı burada da kendimi biriktiriyorum belki de...
Sabah uyanıp boktan bir Fransız filmi izlemek canımı sıkmıyor. Eve gelen ziyaretçilerin renk renk çiçekler getirmesi de...
ama işte bazen bedenimdeki o kireç canımı sıkıyor...fena halde hem de...
Biliyorsun değil mi? Hatırlanan en uzak geçmiş sonbahardır.
-Bunu hep söylüyorum değil mi?-
Ve bu sonbahar da geçecek.Belki bir sonraki sonbaharda sabah uyandığımızda penceremizin önünde fesleğenler ve ikimize ait dev bir kütüphanemiz olacak.Duvarlarına çektiğimiz yüzlerce fotoğrafla can verdiğimiz...
5 Kasım 2012 Pazartesi
3 Kasım 2012 Cumartesi
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)
neden "Wings of Desire?" - bir rüya teması ?
çünkü ruhun siyah beyaz olsa da, akan kanın hâlâ kırmızı.
-
Uzun zamandır hayalini kurup gerçekleştirme cüreti gösteremediğim bir şeyi yaptım ve kendi yarattığım müziklerin içine yazdığım veya rüyala...
-
Asılan Adam: Meali : "Kendinizi yaşamınız boyunca mutlu olmadığınız bir şeyden uzaklaştırmak için vahşi ve / veya kötü kararlar alıyor...
-
Ağustos'ta yeniay, evinin arkasından doğarken eğer tanrılar sana gülümserlerse, eşinin badem ağacının altında, bir başkasının düşlerini...