-Yarın ne kadar sürer Alexander?
-Sonsuzluk ve bir gün kadar...
Theo Angelopoulos'un her izlediğimde beni mutlu eden, Eleni Karaindrou'nun müziklerine doyduğum filmi "ETERNITY AND A DAY"i bir kez daha izledim.Sanki her karesi bir fotoğraf. Ashes and the Snow gibi.1998 yapımı ve hala hatrı sayılır bir karizması var bu filmin.
Küçük Arnavut mülteci ile yaşlı ve ölmek üzere olan yazarın diyalogları çok vurucu.Çocuğun başkalarını dinleyerek sözcük çalması ve bunu para karşılığı yazara satması da çok hoş bir detay.
Angelopoulos filmlerinde sıkça görülen sarı yağmurluklu adamlar da filme kendinizi kaptırdığınız bir anda ortaya çıkıp bir Angelopoulos filmi izlediğinizi hatırlatıyor adeta.
Bir yalnızlık ve ait olmayış filmi.Filmdeki ana karakterler hiç bir yere ait değilller ama içlerinde hep bir ait olma özlemi taşıyorlar.Eleni Karaindrou bir taşı bile eritecek güzellikte müzikler yapınca da film izlenesi filmler listemden "izleyip beğenip tekrar izlediklerimin"listesine hakkıyla giriyor.
yahu,kusura bakmayın sormak zorundayım, bu film insanı nasıl mutlu edebilir? ben ağlamaktan yarısını kaçırmıştım ilk izlediğimde, gerçi seksen kere izledim sonradan ama, hakikaten bilemedim yahu.
YanıtlaSilölmeden önce belkide ilk defa gercek mutlulugu tadan yazar adına mutlu oluyorum sanırım.ben sadece cocugun ölen arkadaşı için söylediği o ağıtı dinlerken ağladım galiba.
YanıtlaSilçok sığ ve düz olacak ama ben bu adamın filmlerini izlerken sıkıntıdan ağlıyorum sadece.
YanıtlaSil